Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan’ın evinde “Ergenekon araması”nın yapıldığını öğrenince şaşırmadım.
Tam “Neden şaşırmadığıma şışırmış bir şekilde” televizyonları izlerken, sağolsun Mehmet Altan imdadıma yetişti.
CNN Türk’e gelişmeleri değerlendirirken, “Darbeciler elbette yargılanmalıdır” dedi.
Tabii ya, olay bu:
DARBECİ bunların hepsi!
Hele Prof. Dr. Türkan Saylan’ın darbeciliği yıllar öncesine dayanıyor.
Yaptığı darbeler, saymakla bitecek gibi değil üstelik:
İlk darbesini lepra hastalığına karşı yaptı bu çılgın kadın! Toplum tarafından dışlanan, doktorların bile ellerini sıkmaktan korktuğu cüzzam hastalarını bağrına bastı. Tıptaki bütün gelişmeleri ülkemize getirerek, binlerce cüzzamlıya hayat verdi. 25 yıl boyunca ülkenin gezilmedik bir karış toprağını bırakmadı ve gittiği her yerde cüzzamlı aradı. Sonunda cüzzama karşı inanılmaz bir DARBE YAPTI!
Cinsel yolla bulaşan Behçet hastalığını da unutmadı. Onlarca poliklinik kurdu; Behçet’e DARBE YAPTI!
Bu hastalıklarla mücadele etmek için dolaştığı Anadolu’da bir büyük hastalık daha keşfetti: Aileler kız çocuklarını okutmuyorlardı. Hemen kendisi gibi “darbeci” birkaç arkadaşıyla birlikte bir dernek kurdu ve “Anadolu’da Bir Kızım Var, Öğretmen Olacak” kampanyası başlattı... Kızlarını okutmak istemeyen babalara DARBE YAPTI!
“Kardelenler Kampanyası”nı başlattı, tutuculuğa DARBE YAPTI!
“Bilgi Toplumu Kızları”yla, cahilliğe DARBE YAPTI!
“Her Kızımız Bir Yıldız” diyerek, kaderciliğe DARBE YAPTI!
“Geleceği Taşıyan Kızlar” la, geçmişe DARBE YAPTI!
“Bir Işık da Siz Yakın”la, karanlığa DARBE YAPTI!
“Geleceğin Doktorları”na destek verdi, tüm hastalıklara DARBE YAPTI!
Yardımseverlerden topladığı paralarla onlarca okul, yurt yaptırdı; Milli Eğitim Bakanlığı’na DARBE YAPTI!
Yetişkinler için okuma yazma, meslek edindirme kursları düzenleyerek, işsizliğe DARBE YAPTI!
Anadolu’daki okulları müzik aletleriyle donattı, sessizliğe DARBE YAPTI!
Bugüne kadar 70 bine yakın çocuğa burs vererek, yoksulluğa DARBE YAPTI!
Yakalandığı “amansız hastalığa” aldırmadı, doktor arkadaşlarının birkaç ay ömür biçmelerine inat yaşama sarıldı; kansere DARBE YAPTI!
O hasta haliyle ülkede olup bitenlere sessiz kalmadı; Atatürk devrimlerine ihanet edenlere DARBE YAPTI!
Hastalıktan konuşamayacak haldeyken bile meydan meydan dolaşıp tehlikeye dikkat çekti; “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” partiye DARBE YAPTI!
Tüm bunları yaparken çağdaşlıktan, çok seslilikten, demokrasiden ödün vermedi. Gittiği her yerde, “Ne şeriat, ne darbe” diye haykırdı; DARBECİLERE DARBE YAPTI!
Tam “Neden şaşırmadığıma şışırmış bir şekilde” televizyonları izlerken, sağolsun Mehmet Altan imdadıma yetişti.
CNN Türk’e gelişmeleri değerlendirirken, “Darbeciler elbette yargılanmalıdır” dedi.
Tabii ya, olay bu:
DARBECİ bunların hepsi!
Hele Prof. Dr. Türkan Saylan’ın darbeciliği yıllar öncesine dayanıyor.
Yaptığı darbeler, saymakla bitecek gibi değil üstelik:
İlk darbesini lepra hastalığına karşı yaptı bu çılgın kadın! Toplum tarafından dışlanan, doktorların bile ellerini sıkmaktan korktuğu cüzzam hastalarını bağrına bastı. Tıptaki bütün gelişmeleri ülkemize getirerek, binlerce cüzzamlıya hayat verdi. 25 yıl boyunca ülkenin gezilmedik bir karış toprağını bırakmadı ve gittiği her yerde cüzzamlı aradı. Sonunda cüzzama karşı inanılmaz bir DARBE YAPTI!
Cinsel yolla bulaşan Behçet hastalığını da unutmadı. Onlarca poliklinik kurdu; Behçet’e DARBE YAPTI!
Bu hastalıklarla mücadele etmek için dolaştığı Anadolu’da bir büyük hastalık daha keşfetti: Aileler kız çocuklarını okutmuyorlardı
“Kardelenler Kampanyası”nı başlattı, tutuculuğa DARBE YAPTI!
“Bilgi Toplumu Kızları”yla, cahilliğe DARBE YAPTI!
“Her Kızımız Bir Yıldız” diyerek, kaderciliğe DARBE YAPTI!
“Geleceği Taşıyan Kızlar” la, geçmişe DARBE YAPTI!
“Bir Işık da Siz Yakın”la, karanlığa DARBE YAPTI!
“Geleceğin Doktorları”na destek verdi, tüm hastalıklara DARBE YAPTI!
Yardımseverlerden topladığı paralarla onlarca okul, yurt yaptırdı; Milli Eğitim Bakanlığı’na DARBE YAPTI!
Yetişkinler için okuma yazma, meslek edindirme kursları düzenleyerek, işsizliğe DARBE YAPTI!
Anadolu’daki okulları müzik aletleriyle donattı, sessizliğe DARBE YAPTI!
Bugüne kadar 70 bine yakın çocuğa burs vererek, yoksulluğa DARBE YAPTI!
Yakalandığı “amansız hastalığa” aldırmadı, doktor arkadaşlarının birkaç ay ömür biçmelerine inat yaşama sarıldı; kansere DARBE YAPTI!
O hasta haliyle ülkede olup bitenlere sessiz kalmadı; Atatürk devrimlerine ihanet edenlere DARBE YAPTI!
Hastalıktan konuşamayacak haldeyken bile meydan meydan dolaşıp tehlikeye dikkat çekti; “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” partiye DARBE YAPTI!
Tüm bunları yaparken çağdaşlıktan, çok seslilikten, demokrasiden ödün vermedi. Gittiği her yerde, “Ne şeriat, ne darbe” diye haykırdı; DARBECİLERE DARBE YAPTI!
İşte bu yüzden gönül rahatlığıyla haykırıyorum ki; darbecinin kralıdır Türkan Saylan!
Onun evini aratan, derneğinin hesaplarına el koyduran, 70 bine yakın öğrencisinin burslarını ödenemez hale getirenler de...
Onları ayakta alkışlayan Mehmet Altan gibi “demokrasi kahramanları” da haklı!
Hastalığına aldırmayın, gözünün yaşına bakmayın. Kaldırılmış olan idam cezasını, sırf onun için yeniden getirin...
Yoksa bugüne kadar devirdiği karanlıkların, savaştığı hastalıkların hatırı kalır...
Haydi; “Ergenekon Tatili”ne çıkan Sayın Başbakan... Dön Ankara’ya, topla Meclis’i de bitiriverin şu işi!
ASIN BU DARBECİ KADINI!
SIRA!
Dünkü gözaltıları ve aramaları izlerken, aklıma dünyaca ünlü Alman şair ve tiyatro yazarı Bertolt Brecht geldi...
Bir şiirinde aynen şunları yazmıştı:
“Naziler önce komünistleri tutukladılar; komünist değilim diye ses çıkarmadım.
Sonra Yahudiler’i tutukladılar, Yahudi değilim dedim, sesimi çıkarmadım.
Sosyal demokratları tutukladılar, savunmak bana mı kaldı dedim, sesimi çıkarmadım.
Sıra bana geldiğinde etrafta tutuklanmama ses çıkaracak kimse kalmamıştı!
Son olarak şerefsiz Vakit gazetesinde şu haberi okuyunca insanlığımdan utandım:
"Hayat'ını din düşmanlığına adadı. Ömrünün son döneminde baş örtüsü takmaya mecbur kaldı. Allahım sen herşeye kadirsin"
Yazıklar olsun size de, sizi savunana da, zihniyetinize de, din'inize de, iman'ınıza da...
Onun evini aratan, derneğinin hesaplarına el koyduran, 70 bine yakın öğrencisinin burslarını ödenemez hale getirenler de...
Onları ayakta alkışlayan Mehmet Altan gibi “demokrasi kahramanları” da haklı!
Hastalığına aldırmayın, gözünün yaşına bakmayın. Kaldırılmış olan idam cezasını, sırf onun için yeniden getirin...
Yoksa bugüne kadar devirdiği karanlıkların, savaştığı hastalıkların hatırı kalır...
Haydi; “Ergenekon Tatili”ne çıkan Sayın Başbakan... Dön Ankara’ya, topla Meclis’i de bitiriverin şu işi!
ASIN BU DARBECİ KADINI!
SIRA!
Dünkü gözaltıları ve aramaları izlerken, aklıma dünyaca ünlü Alman şair ve tiyatro yazarı Bertolt Brecht geldi...
Bir şiirinde aynen şunları yazmıştı:
“Naziler önce komünistleri tutukladılar; komünist değilim diye ses çıkarmadım.
Sonra Yahudiler’i tutukladılar, Yahudi değilim dedim, sesimi çıkarmadım.
Sosyal demokratları tutukladılar, savunmak bana mı kaldı dedim, sesimi çıkarmadım.
Sıra bana geldiğinde etrafta tutuklanmama ses çıkaracak kimse kalmamıştı!
Son olarak şerefsiz Vakit gazetesinde şu haberi okuyunca insanlığımdan utandım:
"Hayat'ını din düşmanlığına adadı. Ömrünün son döneminde baş örtüsü takmaya mecbur kaldı. Allahım sen herşeye kadirsin"
Yazıklar olsun size de, sizi savunana da, zihniyetinize de, din'inize de, iman'ınıza da...
13 "Minute":
Dün benim aklıma gelmişti Türkan Saylan'la ilgili yazı yazmak..
Kahrolarak öğrendim ben de çünkü olayları..
Bu kadın benim idolüm sayılır.
Ona olan hayranlığım kelimelerle anlatılmaz..
Farkında olalım artık ne kadar çığırından çıktı her şey..Yazık !!1
Cimy,sana bu güzel yazı için sonsuz teşekkürlerimi iletiyor,yazan ellerine ve yüreğine sağlık diyorum.
Yazı bana ait değil Zeugma'cım kime ait olduğunu da bilmediğimden Kaynak belirtemedim ama sanırım yazacaklarımın bundan farkı olmazdı.
üstüne eklenecek çok fazla birşey olmadığından aynen yayınladım.
Bunun yanında Erol hoca'da var. O'nun kitaplarını okuttular bizlere ders kitabı mahiyetinde şimdi suçlu gösteriyorlar.
o zaman onu okuyan benimseyen herkes suçlu mesela bende suçluyum.
Türkan hocayla ilgili bir kere tabışma fırsatı buldum Zonguldak Karaelmas Üniversitesinde Atatürkçü Düşünce Derneğine gelmiş'ti orda küçük bir konferans verip sohbet etmiştik.
Şimdi bakıyorum ve şaşırıyorum.
özellikle bayan arkadaşlar Türkiye Cumhuriyetinde böyle bir insan yaşıyorken o'nun arkasından gideceklerine o'nu suçluyorlar ya, hiç birşey diyemiyorum.
Bu yazıyı lütfen okuyun...
http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?Newsid=233367
Gazete vatandan Mustafa Mutlya ait kanka bu yazı...
Ne denirki bu yazı üstüne yazı herşeyi anlatıyor...
yanındayız elbette ama neden bu kadar az çıkıyor sesimiz...
çünkü biz onlar'ın gözünde dinsiziz, darbeciyiz, komunistiz, bölücüyüz.
Yolsuzluklar bizde, silah, güç kuvvet bize, para bizde.
Oysa ki bizim sadece kalem'imiz ve de düşüncemiz var bu ülkede.
Düşünmekten ölen onlarca kişi varken bu ülkede, konuşarak nasıl rahat yaşabilirsin.
Yada yandaş takılmayarak nasıl barınabilirsin.
Ha devrimcisindir, ya da hain.
Tabi biliyosun dünyada kadına seçme seçilme hakkını veren öncü ülkelerdeniz,
isviçreden önce vermiştik..
tabi Atatürk sayesinde, sonra Türkan hoca çıktı Anadoluda ki kadını yine ayağa kaldırmaya çalıştı..
cezası çok ağır, erkekler 4 kadın alabilsin diye uğraşsaydı başbakan yardımcısı veya anayasa başkanı bile olabilirdi
bu hükümetin gelmişini geçmişini, soyunu sopunu ..............
yeri geldi mi din ahlak allah ama utanmadan iftira atabilen insan ne kadar öyledir bilemicem çok sinirliyim türkan hanım haberal hoca rektörler resmen temizlik dediğin gibi hitler dönemine benziyor.Biz ankarada cumartesi anıtkabire yürüyoruz tepki bağlamında susmuyoruz
türkan hocaya yapılanlar yüzünden çok kızgınım..o bunu haketmedi..
cumartesi günü Ankara'da yapılacak olan yürüyüş herhangi bir topluluğun önderliğinde mi olacak, yoksa bireysel bir eylem mi?
Ne kadar yanında olunabilir ki, bunca olandan sonra?!
ben de öfkeleniyorum bu kadar az ses çıkmasına... abuk sabuk konularda deli gibi yorum gelir, destek gelir bloglara... bakıyorum da 5-10da kalıyor tepkiler konular ciddiye binince. anlamıyorum özellikle de gençleri... hadi hazıra kondun değerini anlamadın bari oku da anla dimi o da yok...
vakit gazetesine tepki açısından zamanınız olursa bakın derim...
http://saskinkova.blogspot.com/2009/04/utanyorum.html
Ne kadar güzel yazılmış yazı.
Yazıklar olsun size de, sizi savunana da, zihniyetinize de, din'inize de, iman'ınıza da...
vakit gazetesi alti ustu nolucak sasirmadim hiiiiiç herkes gibi hiiiic sasirmadim
pehhh vakit kaybi o gazete ve turevleri
Yorum Gönder